My turkey

The Founding Fathers

Links to Turkey

Letters

Two Teams

Writer's Column

DANISIK

DANISIKLILAR

OZTURKs

FEBRUARY 2004

PINAR

Danisik'li Minneapolis'liler...

1967-1987

FIFA WORLD CUP 2006

KATRINA

Contact Us

Realblog

KATRINA

AMERIKA IMPARATORLUGU’NUN COKUSU MU?


Katrina kadin ismi. Kasirgaya da bu ismi vermisler. Katrina kasirgasi’na yakalanan, benim buyuk oglan, ‘baba katrina’dan da kacilir mi? Hani Osama, Atta, Jakal gibi terorist isimleri verseler neyse. Belki korkar kacardik!"

Katrina, Amerika’nin makyajini sanki yikayip doktu. Yillar once, bizim depremde, Internette seferber olmus, Amerikan Yardimi, Amerikan yardimi isteyelim, diye her yeri karistirmistim. Birilei de bana "Ulan Amerika hayrani herif! Onlarin kendi halkina faydasi yok." diye cikismislardi. Onlar dogruymus.

Dun, PBS televizyonu araciligi ile, Katrina’dan zarar goren sanatcilar icin bir konser duzenlenmisti. Dun dedigimiz 17 Eylul 2005. Dany Glover diye bir zenci aktor var. "Katrina sonrasi bizi ucuncu dunya ulkelerine benzetiyorlar. Bu dogru degil. Benzeme lafi fazla. Burasi ucuncu dunya ulkesi." Bir baskasi cikip dedi ki, Toplu Imha Silahi dediginiz burada. Fakirlik. Onunla ugrasin."

Bizim Biloxi’de ki apartmanimiz zamaninda luks sayilirdi. Sonradan, kira odeyemeyecek durumda olanlari kiralarini devlet odemeye basladi. Devletten pesin para alan apartman yoneticileri masrafi kistilar. Apartman dairelerinde 5-10 zencinin bir arada yasamasina goz yumdular. Apartmanin nufusu birden bire kucuk bir kasaba nufusuna ulasti. Zenciler bize hizmet verin, diyemediler. Apartman komplesi birden bire bizim Sivas’ta ki Gokce Bostan mahallesini gecti. Biz apartmanin en eli yuzu duzgun insanlari oluverdik. Kapimizdan; yumurta, un, seker, ekmek, kahve ve de borc para isteyen eksik olmadi. O donemlerde "Amerika’nin fakir yuzunu" yazmaya basladim. Hatta, bir iki gazetemize yazdim. "Imkan verin, size baska bir Amerika anlatayim" diye. Pek orali olmadilar.

Amerikan basini Irak’da olan biteni pek aktarmadi. Sanki Amerika Silahli Kuvvetleri’nde gorevli cavuslarmis gibi, emir komuta zinciri icerisinde yayin yaptilar. Ne oluyor, ne bitiyor dunya bilemedi. Bombalar, olumler, hapishanedeki rezillikler, Kurana isemeler hep gecistirildi. Kurana iseme konusunu haber yapan dergi, Pentagon’un aciklamalarinda cekinip, belki biz yanlisiz diye geriledi.

Konu Irak oldu olali, herkesin konusma konusunda bir korkusu var. Politikacilar bile, Irak’ta yanlis yaptiniz, yapiyorsunuz, diyemediler. Medya yok, muhalefet yok, Amerikan Hukumeti diktator gibi davranmaya basladi. Kendine yardim etmeyen ulkeleri karsisina aldi. Kirk yillik "French Fries" in ismini bile degistirmeye kalkistilar. Turkiye’yi asagiladilar. Kurtleri pofpofladilar. Kimsenin sesi cikmadi.

Yedi duzele kafa tutan; Afganistan, Irak dahil dunyanin her yerine silahli guc ulastirabilen Amerika Imparatorlugundan kim korkmaz?

Canina tak etmisler ve doga!

17 Eylul 2005

AMERIKA'YA YARDIM!

Benim site de, www.mubasirhuseyin.org, Amerikalilara nasil yardim ettigimizi yazmisim. Basligi'da "Turkiye Amerika'ya Yardim Ediyor!" Uc bes yil once apartmanimizda olup bitenleri kaleme almistim. Bizim ki "Ti" ye almakti. Dun, bizim yaptigimizi, Turkiye Cumhuriyeti Hukumeti, resmilestirdi.

Turk Halki adina konsolosumuz; Amerikali, kasirgadan zarar goren sanatcilara 500 Bin Amerikan Dolarlik ceki verdi. Alkislar, alkislar. Sonra da dedi ki, bu diger yaptigimiz 3 Milyon dolar yardima ilave. Konseri duzenleyen zenci muzisyen bizim konsolosa sarildi.

Konsolosumuz, konusmasi arasinda, bizim depremde ki olu sayimizi 25 olarak acikladi. Soyledikleri resmi aciklama sayilir. Demek ki 25 bin kisimiz depremde hayatini kaybetmis.

SADDAM HAYRANLARI:

Amerikanin Katrina kasirgasi sonrasi gosterdigi caresizlik, gucsuzluk, akillara baska sorulari da getirdi. Irak'ta ne olacak? Kendi ulkesinde olan bir doga felaketine yetisemiyen Amerika, okyanusun otesinde ki fakir Iraklilara nasil care olacak? Hem Amerikan karsitlari, hem Amerika tarafindan baslarina bombalar yagdirilan Irak Halkini bu kan golunden kim cikarabilecek?

Irak'ta, hatta belki de Amerikan yetkilileri arasinda gizli gizli Saddam hayranligi baslamistir bile: "Yahu bu adam, bu kadar karisik ulkeyi tek basina nasil yonetiyordu?"

Merak ettim. Internette Saddam'i arastirdim. Saddam iktidara geldiginde Irak'ta durum bugunun benzeri. Sunniler, Siilerle, agalar koylulerle, koyluler gocebelerle, Araplar Kurtlerle birbirine girmisler. Petrol var. Gelir yok. Petrol kaynaklarini yabanci firmalar isletiyor. Irak halki petrolden pay alamiyor.

Saddam, petrolu millilestirmis. Irak'i Ortadogu'da medeni kanunla yonetilen tek Arap ulkesi yapmis. Irak Ortadogu'nun tek Laik Arap ulkesi olmus. Petrol gelirlerini, egitime, sagliga harcamis. Okuma yazma seferberligi ilan etmis. Kadin haklarini tanimis. Kadinlar; doktor, ogretmen, hakim, politikaci olmaya baslamislar.  Saglik Hizmetleri ve egitim tum Irak halkina bedava verilmeye baslanmis. Ortadogu'nun en iyi saglik sistemini kurmus. Birlesmis Milletler Saddam'a Saglik ve egitim konusunda yaptiklarindan oturu odul vermis.

Sadece petrolle bu is olmaz, demis. Birgun bu akar bitecek. Baska sanayi dallarina yonelmis. Yollar, kopruler, fabrikalar, madenler acmis. Is oyle bir hale gelmis ki, diger Arap Ulkeleri ve Yugoslavya'dan 2 milyon isci Irak'ta calismaya baslamis!

Kisacasi, benim anladigim kadari ile, Saddam Turkiye'nin Ataturk'u olmus!

Amerika ile arasini iyilestirmis. Iran'la savas baslatmis. Amerika'dan 40 milyar dolar borclanmis.

Her diktator gibi Saddam'in etrafindakiler de "En buyuk sensin!" demisler. Kimse Saddam'a kasinin uzerinde gozun var demeye cesaret edememis. Saddam'da en iyisini ben bilirim diye, "Kuveyt Iraklidir, Irak olacaktir!" diyerek Kuveyt'i isgale karar vermis. Amerika'ya da danismis. Amerika, ben sizin bolgesel sorunlariniza karismam demis.

Sonrasini biliyorsunuz. Saddam hapiste. Amerika ben buradan nasil cikarim diye derin derin dusunuyor. Irak, Saddam oncesi Irak oluvermis.

Ben inaniyorum. Gizli gizli birileri Saddam'a hayranlik duyuyorlar. "Ulan bu herif bu ulkeyi nasil yonetiyordu?" diye kendi kendilerine soruyorlar.

Yukarida yazdiklarimizin Ingilizcesini merak edenlere asagida ilgili bolumleri sunuyorum.

Kolay gelsin.

...

Saddam's consolidation of power and the modernization of Iraq

Saddam consolidated power in a nation riddled with profound tensions. Long before Saddam, Iraq had been split along social, ethnic, religious, and socioeconomic fault lines: Sunni versus Shi'ite, Arab versus Kurd, tribal chief versus urban merchant, nomad versus peasant. Stable rule in a country torn by political factionalism and conflict required the improvement of living standards. Saddam moved up the ranks in the new government by aiding attempts to strengthen and unify the Ba'ath party and taking a leading role in addressing the country's major domestic problems and expanding the party's following.

Saddam actively fostered the modernization of the Iraqi economy along with the creation of a strong security apparatus to prevent coups within the power structure and insurrections apart from it. Ever concerned with broadening his base of support among the diverse elements of Iraqi society and mobilizing mass support, he closely followed the administration of state welfare and development programs.

At the center of this strategy was Iraq's oil. On June 1, 1972, Saddam Hussein led the process of expropriating Western oil companies, which had had a monopoly on the country's oil. A year later, world oil prices rose dramatically as a result of the 1973 world oil shock, and Saddam was able to pursue an all the more ambitious agenda through skyrocketing oil revenues.

Within a period of just a few years, the state provided some social services to Iraqi people unprecedented in other Middle Eastern countries. Saddam initiated and controlled the "National Campaign for the Eradication of Illiteracy" and the campaign for "Compulsory Free Education in Iraq," and largely under his auspices, the government established universal free schooling up to the highest education levels; hundreds of thousands learned to read in the years following the initiation of the program. The government also supported families of soldiers, granted free hospitalization to everyone, and gave subsidies to farmers. Iraq created one of the best public-health systems in the Middle East, earning Saddam an award from the United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization (UNESCO). [1] [2]

In order to diversify the oil-dependent economy, Saddam oversaw and advocated a national infrastructure campaign that made great progress in building roads, promoting mining, and development of other industries to diversify the oil-dependent economy. The campaign effected a comprehensive revolution in energy industries. Electricity was brought to nearly every city in Iraq, including many communities in the countryside and far outlying areas.

Before the early 1970s, the majority of the population resided in the countryside, where Saddam himself was born and raised; and peasants accounted for roughly two thirds of the populace. This number would decrease dramatically, though, during the rapid industrialization and urbanization of Iraq in the 1970s, which was propelled by Saddam's channeling of oil revenues into the rapidly growing Iraqi industrial sector and the new Ba'athist welfare programs.

Nevertheless, Saddam focused intensely on fostering loyalty to the Ba'athist government in the rural areas. After nationalizing foreign oil interests, Saddam supervised the modernization of the Iraqi countryside, the mechanization of agriculture on a large scale, and the distribution of land to farmers.6 He broke up the large holdings of the landowners and gave land to peasant farmers. The Ba'athists established farm co-operatives, in which profits were distributed in accordance with the labors of the individual peasant and the unskilled were trained. The government's commitment to agrarian reform was demonstrated by the doubling of expenditures for agriculture development in 1974 “1975, a policy that Saddam largely spearheaded. Moreover, agrarian reform in Iraq improved the living standards of the broad strata of the peasantry and increased production, though not to the levels for which Saddam had hoped.

By focusing on the implementation role (often to the point of micromanaging), Saddam became personally associated with Ba'athist welfare and economic development programs in the eyes of many Iraqis, thus widening his original popular base of support while co-opting new sectors of the Iraqi population. Part of a combination of "carrot and stick" tactics, expanding government services forged patron-client ties between Saddam and his support base among the working class and the peasantry and within the party and the government bureaucracy.

Saddam's ruthless organizational prowess was credited with Iraq's rapid pace of development in the 1970s; development went forward at such a fevered pitch that two million persons from other Arab countries and Yugoslavia worked in Iraq to meet the growing demand for labor.

AMERIKA'DA KI AFRIKALILAR!

Bu deyim bana ait degil. Malcom-X diye bir zenci soylemis: "Hepinizin sulalesini s...m. Olup olacaginiz, Amerika'da yasayan Afrikalisiniz!" Tercumesi tam olmasa bile, billahi anlamini yitirmiyor.

Amerika'da ki bu Afrikalilara biz zenci diyoruz. Beyazlarin bir kismi, zencileri insan yerine bile koymuyor. Hatta, kemik yapilarini bile tartisanlar var. Diyorlar ki, bunlarin hayvan tarafi insan dan fazla!

Kolelige devam. Zenciler, yuzyillar oncesinde oldugu gibi; arenalarda, salonlarda, stadyumlarda top ziplatiyor, dogusuyor, beyaz adam da seyredip zevk aliyor, para kazaniyor. Zenci cocuklari buyukleri gibi birgun arenalarda dogusmenin, sarki soylemenin, top ziplatmanin hayali ile buyuyorlar.

Zenci nufusu Amerika'da 37 milyon civarindaymis. 2000 yili sayimina gore. Yuzde elliden fazlasi Guney'de yasiyor. 2 Milyon zenci New York'ta. Chicago nufusunun da yuzde 83'u zenciymis.

New Orleans'a kasirga geldigi zaman, nufusun yuzde 65 kusuru zenci. Bunlarinda yuzde buyuk bir cogunlugu fakir. Araba yok, para yok ki kasirgadan kacsinlar.

Simdi New Orleans'i terkeden bu zencilerin yuzde 50'den fazlasi geri donmeyecegim diyormus. Herhalde batida ki zenci nufusu cogalacak.

Kimsenin bilmedigi, veya Amerika'da gormek istemedigi, fakirlik su yuzune cikti. 37 Milyon zenci, bir okadar Meksika kokenli, 10-12 milyonda bizim gibi "kanunsuz gocmen" leri sayarsaniz, Amerika'nin yarisi surunuyor. Hepsi Amerikan ruyasi pesinde. Sanki Katrina, cogunlugu uykudan uyandiracak. Ruyalari yarim kalacak.

Uzakta ki hayranlarin bir kismi, "ulan Amerika'da bu muymus?" diyecek. Avrupali, Avrupali oldugundan gurur duyacak. Amerika'ya karsi savasanlarin cesareti artacak. "Git sen kendi donunu topla!" diyecekler. Amerika, hayt deyip ben bunu boyle istiyorum, diye diklestiginde, karsisindakiler eskisi kadar urkmeyecekler.

Zaten benim anlamadigim, savas icin milyarlar doktururken Amerikan halkindan bir kurus yardim istemeyen Amerikan Hukumeti'nin, New Orleans'a yardim icin halki yardima cagirmasi...

Zaten herseyi anliyor olsaydik, aklimiz yetseydi, biz de bir baltaya sap olurduk? 

EY KULLARIM!

Kullara saglik hizmeti yok. Kullara egitim yok. Kullar savasa. Egitilmemis kullardan, her ne kadar secme asker de yapsan, yine olmuyor.

Savasan kullarin cogunlugu fakir. Kim Amerikan ruyasini terkedip, 800-900 dolar ayligina olumune gider? Garibanlar. Hatta bir ara haber vardi. Savas da olenlere, toren yapabilecek imkanlari bile sinirli diye.

Nufusun cogunlugunu unutup, buyuk sirketlerin ve zenginlerin menfaatleri icin savaslara kullari goturup baskalarinin kullarini oldurmenin sonu var mi?

Daha once olmamis. Batmislar. Simdi de olmayacak. Bakarsiniz, menfaatlerini Amerika'da bulamiyan sirketler, zenginler dagilir kendilerine baska ulkeler, yeni Amerikalar buluverirler!

Bu yazdiklarimi becerebilirsek, Ingilizce Bir Kitap da toplayacagiz.

Kitabin Ingilizce adi: "Katrina: From America With Love -The most punishing storm in American History, is the fall of the American Empire?" 

Turkcesi: "Katrina: Amerikadan Sevgilerle-Amerikan Tarihinin en hisimli firtinasi Amerika Imparatorlugu'nun Cokusu mu?"

Kitabin birinci bolumunde, Katrina Firtinasina kadar olan gozlemlerimizi yaziyoruz. Basimiza gelenler dahil.

Ikinci bolumunde, oglum Umut, Katrina firtinasi'nin icinde yasadiklarini anlatiyor.

Ucuncu bolumde, Katrina sonrasi yayinlanan haberlere yer verecegiz.

Turkiye'den bir yayinevine yazdim. Ingilizce yayinlarmisiniz, diye. Cevap alamadim. Kendi paramizla, bastirip yayinlayacagiz. Ocak 2006'da yayinlanir saniyorum.

Gorusmek uzere.   

AMERIKA SAVASMAK ICIN BORC PARA ALIYOR!

Amerikan tarihinde ilk defa, Amerika savas harcamalari icin baska ulkelerden dusuk faizle borc para aliyor.(1) Borc aldigi ulkeler; Suidi Arabistan, Cin, Japonya, Ingiltere, Kore.

Zenginlerden aldigi vergileri kesen Bush Hukumeti kisacasi para bulamiyor.

Biz kucuk cocukken annemizin bir kilo kiyma almak icin verdigi parayla, 750 gr kiyma alirdik. Annem gercek bir kilo kiymanin ne kadar oldugunu ogrenemedi. Belki bilmistir de, bize soylememistir.

Simdi Bush Hukumeti bizim taktigi uygulayip, Katrina icin ayrilan-toplanan paralari savasa yatirir mi? Nede olsa kimsenin haberi olmaz. Hangi zenci cikip da, bizim paramizi savasa harciyorsunuz diyecek?

(1) Yazdiklarimizi okuyanlar "Ufak at da..." diyebilirler. Yukarida yazdiklarimizi Bill Clinton soyluyor. Bizim kiyma ornegimiz haric... Clinton'da mi kim? Hani deprem bolgesine gelip, bir bebegi kucagina almisti.  Hatirlarsiniz.

KATRINA'DAN ONCE

Dun, televizyonda Katrina'nin vurdugu bir kenar mahalleyi gosterdiler. Meksikali gocmenler oturuyor. Meksikalilarin oturdugu apartman kompleksi haricinde etrafta elektrik var. TV yorumcusu soruyor. Bunlarda niye elektrik yok? Elektrik olmayinca havalandirma calismiyor, evin icinde olan biten hersey curuyor.

Maksat, firsat bu firsattir diye, Meksikali gocmenleri mahalleden/sehirden mi kovmak?

Bizim apartmanda tam karsimizda Garcia ailesi otururdu. Dil yok, dis yok. Evlerini su basmis. Halilar, duvarlar su icinde. Pis bir koku. Apartman yoneticisi bir turlu tamir ettirmiyor. Garcia'da bura Amerika diye dusunup, tamir ettirmezsen kira vermem diyivermis. Yonetici kadin, Garcia'nin Ingilizce bilen oglunu yakalamis. "Bak" demis. "Karsidakiler de itiraz etti. Yabancilar polisine soyledim. Ulkeden atttiriyorum. Banana soyle, aklini basina alsin!"

Garcia itirazina devam edince, ertesi gun kapisinda iki "Gocmen Polisi" belirmis. Evraklar?

Bu tur olaylari gormeye bizler aliskiniz. Garcia'da memleketinden terbiyelidir. Ama, Amerika'da olursa?

Daha fazla yorum yok. Anlattigimiz Katrina'dan once olanlar. Katrina pislikleri su yuzune cikariyor.

  

 


OSMAN'IN OTELINI YAGMALADILAR!

Osman'in New Orleans'da bir oteli var. New Orleans Katrina'dan sonra bosalmis. Osman otelinin zarar ziyani ile ugrasiyor. 8 silahli adam gelip, Osman'in oteline yerlesmis. Onuncu katta kendilerine oda ayirmislar. Yemisler, icmisler. Giderkende; telde yukte hafif, pahada agir ne varsa yagmalamislar.

Osman "Osman" oldugu icin ses cikaramamis. Hem silahli, hem Amerikali "Osman"i dinler mi? Amerika'da Osman olanlar "Osman" olmanin ne zor bir sey oldugunu bilirler.

Neyse ki Osman'in Osman olmayan sahitleri vamis. Dertlerini CNN'e anlatmislar. "Sekiz silahli adam bizim oteli yagmaladi' diye. Kimler? Gunduz gozu polisin, askerin kol gezdigi New Orleans'da boyle sey olur mu? Osman utana sikila, "polisin kendisi" demis. Sekiz silahli polis!

Amerika'da hem Osma olmak, hem dogru olmak, hem de dogru oldugun icin hak aramak cok zor artik!

Bakalim Osman'in hali ne olacak!

23 Eylul 2005